1. Haberler
  2. Gündem
  3. Taşımalı eğitim sorunu: Traktörle okula gitmek

Taşımalı eğitim sorunu: Traktörle okula gitmek

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) Taşımalı Eğitim Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklik ile sınırlandırmaya gitmesi Türkiye’nin gündeminde kalmaya devam ediyor. Taşımalı eğitimde 50 kilometre olan sınırın 30 kilometreye düşürülmesi okula gitmek isteyen çocukların öğrenim hayatını olumsuz etkiliyor. Milli Eğitim Bakanlığının verilerine göre 2006-2023 yılları arasında 17 bin 951 köy okulunun kapandığı Türkiye’de, yapılan sınırlandırma nedeniyle taşımalı eğitim kapsamındaki binlerce çocuk, okula gidemiyor. Evleri, okullarına 30 kilometreden daha uzak olan çocuklar, ıssız köy yollarında traktörler üzerinde kimi zaman da otostop çekerek eğitimlerine devam etmeye çalışıyor. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kars Milletvekili İnan Akgün Alp’e göre bu değişiklik nedeniyle 750 binden fazla çocuk mağdur olmuş durumda.

Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) tarafından memurların servis haklarının geri kazanıldığının duyurulması ardından, taşımalı eğitim sınırlandırılması da tekrar konuşuluyor. Yetkililer, çocukların da haklarının geri verilmesi çağrısında bulunuyor.

Alp: Kış aylarında kitlesel okul bırakmalar yaşanacak

CHP Milletvekili İnan Akgün Alp, Danıştay’da söz konusu yönetmeliğine karşı dava açtığını anımsatarak şunları söylüyor: “Taşımalı Eğitim Yönetmeliği’nde yapılan değişikliklere karşı Danıştay’da bir iptal davası açtım. Burada özellikle 30 kilometreyi aşan mesafelerden taşınan öğrenciler büyük oranda doğu ve güneydoğuda yaşayanlar. Çünkü batıda büyük oranda köy okulları açık hem de kilometre şartı bu kadar yaygın değil. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da köy çocuklarının şu anda eğitime ulaşması önünde en büyük engel haline geldi yönetmelik. Özellikle kış şartları ile değerlendirildiğinde büyük kitlesel okul bırakmaların gündeme geleceğini düşünüyorum” diyor.

Yönetmelik nedeniyle iki çocuklu bir ailenin günlük okul masrafının arttığına dikkat çeken Alp, bunun da velilerin çocuklarını okuldan almasında büyük etken olacağının altını çiziyor. Alp, Kars’ın Sarıkamış ilçesinde gözlemlediği bir olayı şöyle anlatıyor: “Taşıma sınırlandırmasıyla beraber çocuğun okula gitmesinin aileye bir günlük maliyeti neredeyse bin lirayı buluyor. Çünkü traktörüyle önce sabah erken saatte götürüyor, traktörle bir başka köye kadar taşıyor. Ardından çocuğunu taşıdığı köyden bir servise bindiriyor. Servise de ayriyeten para veriyor. İki çocuklu bir ailenin uzak mesafede günlük maliyeti bin lirayı buluyor. Dolayısıyla bu hani bir mukayese etmek gerekirse belki de büyük şehirlerdeki bir kolej parası kadar.”


Eğitimciler, taşımalı eğitimin özellikle kız çocuklarının okuldan kopma riskini artırdığına dikkati çekiyor.Fotoğraf: Omer Yasin Ergin/AA/picture alliance

Ekonomik sıkıntı yaşayan ailelerin çocuklarını bu şekilde okula taşımasının sürdürülebilir olmadığına dikkati çeken eğitimciler söz konusu karardan dönülmesini talep ediyor.

Veli Der: Bakanlık kitlesel okul terklerinin farkında

Öğrenci Veli Derneği (Veli Der) Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici, Milli Eğitim Bakanlığının kitlesel okul terklerinin farkında olmasına rağmen böyle bir karar aldığını savunuyor. “Aslında Milli Eğitim Bakanlığı ekonomik nedenlerle kitlesel okul terklerinin olduğunu biliyor. İki milyona yakın öğrenci, örgün eğitim çağındaki çocuklar eğitim alamıyor” diyen Gezici, taşımalı eğitim sınırlandırmasının da eğitime büyük bir darbe vurduğuna dikkati çekiyor.

Gezici, “2024-2028 stratejik belgesinde Bakanlığın kendisi ‘Fırsat eşitliği açısından taşımalı eğitim ve ücretsiz kitap dağıtımı iyileştirilerek devam ettirilecek’ diyor. Şimdi bu senenin başında koyduğu bir stratejik belgedeki bir tespit. Hal böyleyken 2024 yılı Ağustos ayında daha okullar açılmadan bir genelge yayınlandı. Taşımalı eğitim kapsamında bir düzenleme yapıldı ve maalesef son derece keyfi ve açık uçlu bir düzenleme. Bazı yerlerde bütün okul kademelerini kapsadı. Tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir problem olarak karşımıza çıktı. Lisedeki öğrenciler de taşımalı eğitim sistemi kapsamının dışında bırakıldı” vurgusunu yapıyor.

“Cahil kalsın ama en azından hayatta mı kalsın diyorsunuz?”

Kamu kurumlarının büyük bir yük olarak görüldüğünü savunan Gezici, “Türkiye’de kamu kurumlarında eğitimin yarı özelleştiğini söylemek mümkün. Zaten bunu OECD raporunda da açık bir şekilde görüyoruz. Kamu eğitiminin maliyetleri okul aile birliğinin üzerine atılmış durumda. Türkiye’de kamu okulları artık yarı özeldir diye de raporda belirtiliyor” diyor.

Bolu özelinde muhtarlarla bir araya gelerek köylerde toplantı yaptıklarını, muhtarlar da veliler de bir araya gelerek İl Milli Eğitim Müdürlüğüne gittiklerini belirten Veli Der Bolu Şube Başkanı Gezici, “İl Milli Eğitim Müdürlüğüne gittiğimizde bir sorun çıkmazsa bu uygulamanın kapsamının genişleyeceği söylendi. Yani biz oraya bir sorun konuşmaya gitmişiz. Ve tarihinde hiçbir sorun için 25 muhtar birleşip İl Milli Eğitim Müdürlüğüne gitmemiştir. Ve haftasında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından benzer bir açıklama yapıldı. Bu neredeyse zorunlu eğitimi kaldırmayı hedeflemektir. Veliler çocukları traktörlerle okula götürüyor. Yaşananların her aşaması çocuklar için güvencesiz bir süreç. Hatta bir veli, İl Milli Eğitim Müdürü ile konuşurken ‘Cahil kalsın ama en azından hayatta kalsın, bunu mu demek istiyorsunuz’ diye tepkisini dile getirdi” diye anlatıyor.

Aileler arasında çocuklarını kendi imkanlarıyla okula götürecek durumda olmayanlar bulunduğunu belirten Gezici özellikle kız çocuklarının bu uygulama nedeniyle eğitimden uzaklaşmak zorunda kalmasına dikkati çekiyor.

Van’da 50 kız çocuğu eğitimden koptu

CHP Van İl Başkanı Seracettin Bedirhanoğlu Van’da taşımalı eğitim sınırlandırılmasının ardından tam 50 kız çocuğunun okuldan koparıldığını anlatıyor. “Devletin velileri pansiyonlara mecbur bıraktığını” söyleyen Bedirhanoğlu, “Ekonomi kötü olduğu için de zaten veliler çocuklarını okullara gönderemiyor. Taşımalı eğitim sınırlandırılması ardından da pansiyon konusu çıktı. Pansiyonda kalan çocuk hangi parayla yemek yiyecek? Her şeyde tasarruf olur da eğitimde olmaz” diye konuşuyor.

Kız çocukları durumun daha kötü olduğuna işaret eden Bedirhanoğlu, “Erkekler hadi idare ediyor da kız çocukları için çok kötü. Kız çocuğunun o saatte güvenli bir şekilde evine ya da okuluna gidecek minibüs bulması cidden sıkıntı. O yüzden aileler de çocuklarını okula göndermiyor. Türkiye’de hepimiz travma yaşıyoruz. Eğitim de en büyük sorunlardan biri. 22 yıl boyunca eğitimin her şeyiyle oynadılar çözüm de getirmediler” ifadesini kullanıyor.

Eğitim Sen: Tarikat yurtlarına mecbur bırakacaklar

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Van Şube Eş Başkanı Murat Atabay da söz konusu uygulamanın çocukları tarikat ve cemaat yurtlarına mecbur bırakacağı konusunda uyarıyor: “Bunu tasarruf tedbirleri adı altında yaptıklarını söylüyorlar. Ancak özellikle bir şeyi biliyoruz. Yani amacın pansiyonlarda öğrencileri toplayarak bir şekilde tarikat ve cemaatlerin pansiyonlarına sokmak olduğunu da net olarak biliyoruz. Bu örgütlenmeleri yapacakları protokollerle pansiyonlara taşımak istediklerini de biliyoruz. Bu noktada ailelerin de ciddi endişeleri var. Ayrıca pansiyonlar, örneğin bir pansiyon, birkaç liseye veya ortaokula hizmet verdiği için öğrenciler o pansiyonla okul arası gidiş gelişler de ciddi problemler yaşıyorlar. Buna yönelik de bir tedbir alınmamış. Yani çocuklar akşam geç saatte okuldan çıkıp pansiyona kadar yürümek durumunda kalıyorlar. O saatlere ilişkin de herhangi aldıkları bir tedbir yok.”

“Çocuk işçi sayısı da erken yaşta evlilik de artacak”

Velilerin çocuklarını okula göndermeyeceği senaryoda hem erken yaşta evlilik oranlarında hem de çocuk işçi sayısında artış yaşanabileceğinden kaygı duyan Atabay, “Ne oluşturacak bu durum? Özellikle kız çocuklarında okul terk oranını arttıracak. Erkek çocuklarda hakeza öyle. Okul terk oranı artınca özellikle çocuk işçi sayısında bir artış olacak. Erken yaşta evliliklerde çok ciddi bir artış olacak. Eğitim Sen’in yıllardır bu noktadaki talebi net. Taşımalı servisler de dahil her köy okuluna çocukların gidebileceği okulların yapılması ve kendilerine en yakın mahalle dahi olsa en yakın mahalledeki, en yakın sokaktaki okula gitmelerini sağlayacak bir eğitim stratejisinin tekrardan geliştirilmesi gerekiyor” diyor.

Söz konusu uygulamanın özellikle kız çocuklarının psikolojisinde derin bir tahribat yarattığını ifade eden Atabay, “Çocuklarda psikolojik anlamda da bu ciddi bir sıkıntı yaratıyor, özellikle kız çocuklarında. ‘Okula gitmezsek, okula gönderilmezsek pansiyona zaten ailemiz göndermiyor. Bizi bir şekilde ya evlendirmeyi düşünebilirler’ endişesi özellikle görüştüğümüz kız çocuklarında oluşmuş durumda” diyor.

DW Türkçe’ye sansürsüz nasıl erişebilirim?

Taşımalı eğitim sorunu: Traktörle okula gitmek
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Sunum ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!